Konya'nın Emirgazi ilçesindeki Hyde Antik Kenti, turizme kazandırılması için yeni bir proje kapsamında ele alınıyor. Emirgazi Kaymakamı Nural Cengiz Yamakoğlu, bölgenin tarihi ve kültürel değerini ön plana çıkararak, antik kentin turizme açılması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Konya Valiliği'ne gerekli başvuruların yapılacağını belirtti.
Yamakoğlu, Hyde Antik Kenti'nin Ekizli ve Öbektaş mahalleleri arasında, Ali Tepe olarak bilinen bölgede yer aldığını ifade etti. "Antik kentte henüz detaylı bir araştırma yapılmadı, ancak Roma İmparatoru Antoninus Pius döneminde bu kentin Kilikia Eyaleti'ne dahil edilip, MS 2. yüzyılda Lykaonia Birliği'ne bağlı olarak kendi adına sikke bastığı biliniyor," dedi.
Kaynaklara göre, Hyde Antik Kenti, Roma döneminde dini toplantılarda temsil edilen merkez şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında Helenistik ve Roma dönemlerine ait çanak çömlek parçaları ve mezar yazıtları bulundu. Yamakoğlu, antik kentin, hem tarihsel değeri hem de kültürel mirası ile önemli bir turistik cazibe merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu vurguladı.
Yamakoğlu, "Bu önemli tarihi alanı turizme kazandırmak için çalışmalar başlatacağız ve bu değerli mirası koruma altına alarak gelecek nesillere aktarmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. Turizm projeleri, bölgenin ekonomik kalkınmasına da katkı sağlayacak.
ANTİK KENTİN TARİHİ ÖNEMİ
Hyde Antik Kenti, Konya'nın Emirgazi ilçesine bağlı Gölören köyü yakınlarında, Ali Tepe üzerinde yer alıyor. Tarihsel kaynaklara göre, bu kent Roma İmparatoru Antoninus Pius döneminde Kilikia Eyaleti'ne dahil edilmiş ve MS 2. yüzyılda Lykaonia Birliği’ne bağlı olarak kendi adına sikke basmış bir şehir olarak biliniyor.
Hyde, MS 381 yılında düzenlenen Konstantinopolis Konsili'nde temsil edilmesiyle dini açıdan da önemli bir merkez olduğunun kanıtlarını sunuyor. Ancak, bu zengin tarihe sahip olmasına rağmen, kentte henüz detaylı ve sistemli bir kazı çalışması yapılmamıştır. Antik kent çevresinde, Roma ve Helenistik dönemlere ait çanak çömlek parçaları ile bir mezar yazıtına rastlanmıştır.
Hyde Antik Kenti'nin bir parçası olan Mennek Kalesi, Karacadağ'ın zirvesine kurulmuş ve bugüne kadar dış ve iç surlarıyla ayakta kalmayı başarmış önemli bir yapıdır. Kalenin köşegenlerindeki burçlar ve çıkış yolları hala sağlamdır. Yapımında Karacadağ’daki volkanik kayaçlar kullanılmış ve bu durum, kalenin dayanıklılığını artırmıştır.
1907 yılında, ünlü İngiliz ajanı Lawrence bu bölgeyi ziyaret ederek araştırmalarda bulunmuştur. Hititler dönemine kadar uzanabilecek köklü bir tarihe sahip olan bu yerleşim, uzun bir süre Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür.
“Tabula İmperine Byzantini IV” isimli haritalarda da yer alan Hyde Kenti, MS 29-79 yılları arasında yaşamış tarihçi Plinius tarafından antik Lykaonia şehirleri arasında gösterilmiştir. MS 381 ve MS 451 yıllarında İstanbul’da düzenlenen dini toplantılarda Hyde kentini rahipler Theodosius ve Rufus temsil etmiş, bu da kentin o dönemdeki dini önemini göstermektedir. MS 518 yılında ise Hyde’i Loannis isimli rahip temsil etmiştir.
MS 7. yüzyılda, Arap akınlarının başlamasıyla Hyde halkı kenti terk etmiş, bu da kentin merkez olma özelliğini kaybetmesine yol açmıştır. Bugün ise Gölören ve çevresinde bulunan Kanlıkale gibi yerleşimlerde yapılan incelemelerde, Roma dönemi öncesine ait izler tespit edilmiştir.
Hyde Antik Kenti, hala keşfedilmeyi bekleyen pek çok sır ve tarihi hazine barındırıyor. Turizme kazandırılması halinde, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekecek potansiyele sahip olan bu antik kent, tarih meraklılarına benzersiz bir deneyim sunabilir.